G-20 VE TEK DÜNYA DEVLETİ FİKRİNİN FELSEFİ ANALİZİ

 ONUR DİKMECİ 


Hindistan’da düzenlenen G-20 zirvesinin “Tek Yeryüzü Tek Aile Tek Gelecek” teması Tek Dünya Devleti fikrini yeniden gündeme getirdi. Bu zirvede yer alan her lider küresel dünya devletinin hizmetkârları olarak nitelendirildi. Dünya sistemiyle ilgili düşünceler ulusunda geleceğini ilgilendirdiğinden savunma konsepti dahilinde analiz edilmelidir. Uluslararası Toplum fikri uzun yıllardır siyaset bilimi ve felsefesi çerçevesinde tartışılmaktadır. Grotius’un savaşın ancak haklılık durumunda geçerli olabileceği düşüncesi gibi farklı kuramlar oluşturulmuştur. 

Uluslararası İlişkiler teorisyeni Hedley Bull’a göre uluslararası topluluğun ortak hedefleri bulunmaktadır. Ortak hedeflerin getireceği dayanışma prensibi ortak bir toplumun oluşmasına yardımcı olacaktır. 

Bir diğer uluslararası ilişkiler teorisyeni Martin Wight, rasyonelciliği; realizm ve devrimcilik arasındaki denge unsuru olarak tarif ettikten sonra karşılıklı yükümlülüğün ortak bir toplum oluşturacağını temellendirmiştir. 

Siyaset bilimci Terry Nardin, farklılıklara rağmen barış temasının bir toplum oluşturacağını savunmaktadır. Bu teoriler tek bir topluluk tarifi yapsalarda farklılıkların ve devletlerin imha edildikleri bir düzeni kesinlikle gündeme getirmezler. Kenichi Ohmae’nin baskın biçimde kurguladığı ultra küreselleşmeci dünya fikri artık küreselleşmenin kültür olarak yaşadığı ve sınır bariyerlerinin önem arz etmediği ütopist bir gelecek anlatısıdır. Küreselleşme bir gerçek olsa bile her daim şüpheyle karşılanan yanıda bulunmaktadır. Etnik milliyetçilik ve fundamentalizmi güçlendirdiği gibi eşitsizlikleri nasıl önleyebileceği ciddi bir kuram olarak açıklanamamıştır. Fukuyama’nın ilan ettiği liberal demokrasi zaferi ise çok kısa sürmüştür. Her ülke türdeş bir liberal yapıya sahip olmaksızın kültürel ögeleri üzerinde yükselen bir siyasi yapı inşa edebilmiştir. 

Uluslararası toplum ve dünya devleti modellemeleri ciddi siyaset bilimcilerle kurgulansa bile tek bir siyasi modeli güçlü biçimde ortaya koyan görüş veya uygulama yoktur. Bundan sonrası için metafizik tarafıda bulunan görüşlerin analizi gereklidir. 

• Dünya’yı 10 kişiden oluşan Has Daire/İlluminati yönetmektedir

• Dünya’yı CFR, SUN ya da dünya dışı KABAL gibi topluluklar yönetmektedir

• Dünya’yı küresel şirketler yapay zekâ entegreli yeni bir sistemle yöneteceklerdir

• Semavi dinlerin açıkladıkları kıyamet savaşı öncesinde dünya tek merkezli şeytani güçlerle yönetilecektir. Bu görüş zaten bazı New Age akımların içerisinde yer alırken ibadethaneleride oluşturulmuştur. 

Hindistan’ın ev sahipliği gerçekleştirdiği G-20 ve Tek Dünya vurgusu, Hindistan’ın kimliği bakımından önemlidir. Hindu terimi öz olarak bir ırk yerine güçlü inanç yani kültürel yapının adıydı. Aynı kültürden olanlar Hindu olarak tanımlanırken çok dinli bu ülkede Tanrıların suretleri ve Avatar olarak dünyaya tecelli etmeleri oldukça doğaldır. Şivacılık ve Vişnuculuğun yaygın olduğu ülkede Şiva daha az harici ibadet ve taraftara rağmen en kuvvetli dönüştürücü güçtür. Buradaki dönüşüm maddenin tinsel olana tezahürüdür. Hindistan yeni adı olarak Bharat’ı belirlerken, sanskritçe bu terim Tanrı ya da kral olan efsanevi Hint varlığını ifade etmektedir. Hindistan’ın bir süredir Nazist yöntemleri uygulaması yalnızca tek tipleştirici değil ezoterik bakımdanda benzerliği göstermektedir. 

Birleşmiş Milletlere kayıtlı 193 ülkenin sınır, devlet, kültür ve alt kültürlerini imha ederek tek bir yapı biçiminde bir araya gelmeleri çok zordur. Tek dünya devletini koşulların uygun olduğu dönemde Büyük İskender ve Cengiz Han bile kuramadılar. Yeşil mutabakat, karbon ile mücadele gibi kavramlar sınırlı bir işbirliğini doğuracaktır. İklim ve çevre ve yeni tehditlerle mücadele yeni teknolojileri kesin olarak beraberinde getirir. Türkiye’nin bu alanda yer alması yalnızca bakanlık ismi güncellenerek mümkün olamaz. 

- Suudi Arabistan, fosil kaynaklı yakıtlardan vaz geçileceğinin bilinciyle “Arap Yüzyılı” projesini ilan etmiştir. Kısa dönemde Türkiye’den rol kapmak istemektedir. 

- Küresel tek dünya devletinin kurulması mümkün olmadığına göre uluslararası işbirliği mekanizmaları güçlendirilmelidir. 

- Tek dünya devletinin imkânsızlığı, yeni inanç ve savaş stratejilerinin bulunmadığı manasına gelmemektedir. 

Artık tekillik çalışmalarıyla barışık bir Türk vizyonu daha sağlıklı komploların ulusal güvenliği desteklemesini sağlayacaktır. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar